30 Kasım 2009 Pazartesi

pare'm

hafızamı kaybettim.

bulanmak isteyen; günlerim,kızılım,uzagım,kirpigim hatta sen

sen!

kaşım ahh gözüm ..

bi sabah ellerim titreyerek uyandı utancından,

ben işte, çapına dair şiirler seciyordum

utancından ellerim

bir türlü anlatamıyordum,

ki sen

oracıga serilmiş meraklı bir baykuş gibi izliyordun,

ne zaman uykun gelse burası biraz daha soguyordu.

ben inadına yakıyordum ne varsa elimde,

edip bagırıyordu;

''... kurbağalara bakmaktan geliyorum. ben yakup
bunu yakup söyledi
yıkanmış çamaşırlar duruyordu odamın penceresinde
gök işte bu beyazlıktan azıcık alıp veriyordu, diyebilirim
bir kırlangıç onu kirletmese
ki onlar o kadar çok siyahtırlar ki, ben
onları hiç sevmem
ve demek ki benim odamda hiç kimseler yoktur
odamın düşünülmesi halinde bile
kimseler yoktur
biri sanki çarşıya çıkmıştır sürekli bir biçimde
ve biraz da çarşılar
ve durmadan satılan o kırık dökükler bitmez ki
bitmesin
çünkü bir gün bir boy aynası satın almak istiyorum ben
kirli ve eski
bir at arabasının aynaya doğru büyüyen içinde
onu ben taşıtmak istiyorum, caddelerin
intiharlara doğru büyüyen içinde
ben, yani yakup
kurbağalara bakmaktan geliyorum işte
açgözlü, mor kurbağalara
akşama doğru bir dilim ekmek yiyeceğim belki
bir bardak da süt içeceğim. sonra
bir güzel uyumak istiyorum, bütün gün çok yoruldum
ben
gözlükten, taş hamurdan ve çarşaflardan
ve biraz hiç çağrılmamaktan yapılmış yakup
uyumak istiyorum.

ve sabah bunları bir bir kendime anlatacağım
yakubun gene bir yokluğa doğru büyüyen içinde
..."

qq,

için.


13 Kasım 2009 Cuma

savaşmak istemeyen delikanlı, otel odasında balık besler.
simdi bir bir soyuyorum kendimi, parmaklarımdan mum damlasını soker gibi keyifli,
biraz viskim var, mısırdan olan
ehh ..
kendi cikolatanızı da artık kendiniz alırsınız amına koyim.

ayıkıyo musun dayı?

8 Kasım 2009 Pazar

sonra o şarkı başladı işte

saat onikiyi biraz geçiyordu

arayacak kimse yoktu

arayacak durum yoktu

durum, nedeni öldürüyordu ciyak ciyak

agzımı kapadım, ısırdım parmaklarımı.

2 Kasım 2009 Pazartesi

Kimi istavritler büyüyünce balina olurlar: Kes yapıştır bunu ahenge.
Kokainin dişetlerini ziyareti esnasındaki keşmekeş: Yüzüne İstanbul şehir haritasını dövme diye yaptıran katil. Geride bıraktığın ipuçlarını izleyerek buldu seni hüzün. Sen bunu haketmiştin, sen bununla gübrelenmiştin; şimdi sıfırın alımda bir kalple seviyorsun sevebileceklerini. Aynı mail'i atıyorsun tüm arkadaşlarına: "Ben oluşan değil, olan bir şeydim zaten!"
Kimse cevap yazmıyor artık sana; herkes Harry Potter'ın peşindeyken sen hâlâ Pinokyo derdindesin.
Kimi istavritler büyüyünce denizanası olurlar: Kes yapıştır bunu bilmeceye.
Şeriat var histerinde: Sanıyorsun ki, bütün bedenlerin gücüne gidiyor senin sigortasız, kredisiz özgürlüğün; oysa böyle hükmetmeyi öğrendin kainata: Sınırları zorlayan bîr terbiyesizlikle. Elbette yalnız kalacaktın, çünkü zulmü aşka alet ettin. Fotoğraflara taptın. Küçük notlara taptın. Kitsch'leşen her şeyle avundun ve yıprandın sürekli. Depresyonlarınla övündün. Depresyonlarınla küçümsedin dünyayı. O lâ la!
Kanla çiftleşen gurursun: Hafızana al bunu. Yüce değilsin, yüceliği taşıyamazsın: Tıraşladığın organın sınırlarına yerleştir bunu.
Seyrettiğin filmlerin etkisi altında kalıyorsun, tarzının kapasitesi gereği: Ben sana başrol teklif ettim, sen figüran olmayı seçtin; ahh bunu da al hafızana, hafızanı hafızamla koru.
Kimi istavritler büyüyünce okyanus olurlar: Kes yapıştır bunu bilince. Okyanusun ortasındaki keskin dönenceyi acıya soru diye sor, soruyu korkularının nedenleriyle koru. Unut beni.
Ve unuttuğunu hatırla yalnızca.

gunah seansları

kücük iskender
-no additional shots nor powder. a compass that doesn’t point north. and i half expected it to be made of wood. you are without doubt the worst pirate i’ve ever heard of ..

-but you have heard of me?