21 Mayıs 2010 Cuma

gece yarısı, bi huzursuzluk uykumun fermuarını açıp, beynimde gezindi fistanıyla.
bende onu hemen darbecilikten tutuklattırdım.
bir çakıl taşları gülümseyişi ağlarmış karafaki rakısıyla
şimdi dipsiz kuyulara su olan kınar hanım'dan
düz saçlarıyla ne yapsın şehzadebaşı tiyatrolarında şapkalarını
tüketemezmiş hiç

işte kel hasan bu kel hasan karanlığı süpürürmüş
ters yakılmış güldürmemek için serkldoryan sigaralarıyla
işte masallara da girermiş bir polis o zamanlardan beri sürme
kirpiklerini aralayarak insanları çocukların

ve içinde birikmiş ut çalan kadın elleri olurmuş hep
gibi bir üzünç sökün edermiş akşamları ağlarken kuyulara kınar
hanım'ın denizlerinden.

2 Mayıs 2010 Pazar

nereye bakıyordum da boyle dalıp gittim, bir anda yine aynı ışıklar yanıp söndü .

ucundan tutup, kaybetmeye o kadar alısmısım ki artık hoşlanıyorum.

eski biseyler dinleyeyim,

siz de karanlıga bakmaya devam edin.